Türkiye’nin İlk İklim Kanunu Yürürlükte: Gerçek Bir Dönüşüm Başlıyor mu?

Türkiye’nin İlk İklim Kanunu Yürürlükte: Gerçek Bir Dönüşüm Başlıyor mu?

 

 

 

 

Türkiye’nin İlk İklim Kanunu Yürürlükte: Gerçek Bir Dönüşüm Başlıyor mu?

Doğayla uyumlu bir yaşam için bu yasanın ne ifade ettiğini birlikte inceleyelim.

 

Yeni Bir Başlangıç mı?

2025 itibarıyla Türkiye’de yürürlüğe giren İklim Kanunu, çevre politikalarında tarihi bir dönüm noktası. İlk kez iklim değişikliği, resmi ve bağlayıcı bir yasal metinle ele alınıyor. Sürdürülebilir yaşamı savunan bizler için bu gelişme umut verici. Ancak uygulamanın içeriği ve eksik kalan yönleri tartışılmaya devam ediyor.

 

İklim Kanunu Neleri Kapsıyor?

Kanunun temel hedefi, 2053 yılına kadar net sıfır karbon salımına ulaşmak. Bu hedef doğrultusunda yasada yer alan bazı önemli maddeler şunlar:

  • Her ilde “İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları” kurulacak. Böylece çevreyle ilgili yerel karar alma süreçleri hızlanacak.
  • İklime dayanıklı şehirler oluşturmak için altyapı yatırımları teşvik edilecek.
  • Yeşil finansman desteklenecek. Doğa dostu projelere kredi ve teşvik imkânı sağlanacak.
  • Çevre eğitimi zorunlu hale gelecek. Eğitim sisteminde sürdürülebilirlik, geri dönüşüm, yenilenebilir enerji gibi başlıklar yer alacak.
  • Ulusal ve yerel karbon bütçeleri oluşturulacak. Bu bütçeler doğrultusunda her sektör ve il kendi karbon salımını kontrol altına almakla yükümlü olacak.

 

Yasanın Eksik Bıraktığı Noktalar

Her ne kadar büyük bir adım olsa da yasa, çevre örgütleri ve akademisyenler tarafından eleştiriliyor. En sık dile getirilen eksiklikler:

  • Kömürlü termik santrallere dair net bir planlama yok. Fosil yakıtların azaltılmasına ilişkin bağlayıcı maddeler bulunmuyor.
  • Denetim ve yaptırım maddeleri belirsiz. Kirletenin bedel ödemediği bir sistemde yasa uygulanabilirliğini kaybedebilir.
  • Sivil toplum sürece yeterince dahil edilmedi. Oysa kapsayıcılık, çevre mücadelelerinde güven inşa eder.
  • İklim adaletinden söz edilmiyor. Kırılgan grupların (çiftçiler, kadınlar, çocuklar) desteklenmesi gerektiği unutulmuş.

 

Topluluk Olarak Biz Ne Yapabiliriz?

Bu yasa, sadece kamu kurumlarını değil, bireyleri ve toplulukları da harekete geçmeye çağırıyor. Gerçek değişim, hep birlikte atacağımız küçük ama etkili adımlarla mümkün:

  • Yerel üreticilerden alışveriş yapabiliriz.
  • Geri dönüştürülebilir, uzun ömürlü ürünler tercih ederek tüketim alışkanlıklarımızı dönüştürebiliriz.
  • Bitki bazlı, kimyasalsız ürünlerle doğayı destekleyebiliriz.
  • Yaşadığımız şehirlerde iklim dostu kararlar alınması için taleplerimizi dile getirebiliriz.
  • Bilgilenip, başkalarını bilgilendirebiliriz.

 

Son Söz: Yasa Yetmez, Değişim Şart

Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, gecikmiş ama önemli bir adım. Ancak yasa metni incelendiğinde, emisyon azaltımına dair net hedeflerin olmaması, fosil yakıtların kullanımını caydırıcı önlemlerin eksikliği ve çevresel adaleti gözeten düzenlemelerin yer almaması dikkat çekiyor.

Yani, bu yasa iklim kriziyle gerçek anlamda mücadele etmekten çok, bir “düzenleme yapılmış” görüntüsü veriyor.

Bu yüzden biz, bu yasanın takipçisi olacağız. Çünkü doğa, kağıt üzerindeki niyetlerle değil, gerçek eylemlerle korunur.

 

Topluluk olarak ses çıkarmamız, talep etmemiz, denetlememiz gerekiyor.

Sözde değil, özde bir dönüşüm istiyorsak…

Yasaya değil, birlikte harekete geçmeye güvenmeliyiz.

Etiketler: iklim kanunu, Türkiye 2053 net sıfır, sürdürülebilir yaşam, çevre yasaları, iklim değişikliği, Ham Fabrics çevre vizyonu, doğa dostu üretim, çevre bilinci
Nisan 13, 2025
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.